Divan-ı Harb-i Örfî'den

Yarım asır evvel tab'edilen bu müdafaayı şimdi bu asra daha muvafık gördük. Güya o zamandan elli sene sonra bir hiss-i kabl-el vuku' ile bir nevi ihbar-ı gaybî olarak hayat-ı içtimaiyeyi alâkadar eden çok hakikatlara temas ettiğinden neşredildi.
Said Nursî
Ey paşalar, zabitler!
Bütün kuvvetimle derim ki:
Gazetelerde neşrettiğim umum makalâtımdaki umum hakaikte nihayet derecede musırrım. Şayet zaman-ı mazi canibinden, Asr-ı Saadet mahkemesinden adaletname-i şerîatla dâvet olunsam; neşrettiğim hakâikı aynen ibraz edeceğim. Olsa olsa o zamanın ilcaatının modasına göre bir libas giydireceğim.
Şayet müstakbel tarafından üç yüz sene sonraki tenkidât-ı ukalâ mahkemesinden tarih celbnamesiyle celb olunsam, yine bu hakikatları tevessü' ve inbisat ile çatlayan bazı yerlerini yamalamakla beraber, taze olarak orada da göstereceğim.
Demek, hakikat tahavvül etmez; hakikat haktır.
اَلْحَقُّ يَعْلُو وَلاَ يُعْلَى عَلَيْهِ
(Divan-ı Harb-i Örfî, Envar Neşriyat, s. 44)
(Beyânât ve Tenvirler, s. 9)
Selam ve dua ile.
Nurani Müdafa Heyeti