«RİSALE-İ NUR OLMASAYDI…
Risale-i Nur’un öyle bir devirde yüz binlerce kişinin imanını kurtarmaya vesile olması, küçümsenecek bir hadise değildir. Milletin dinine ve an’anelerine yöneltilen külli taarruzlara karşı o zaman Risale-i Nur gibi bir hareket ortaya çıkmamış olsaydı, anarşinin bugün ulaştığı merhale belki de çoktan geride bırakılmış olacak, memleket geri dönülmesi mümkün olmayan bir felaketin içine çoktan yuvarlanıp gidecekti. 1950 öncelerine erişenler, iyi bilirler. Kısaca o günlerin şartlarını hatırlamaya çalışalım. Devir, laiklik adı altında dini inançların ve her türlü dinî hareketin bastırılmak istendiği bir devirdi. Garptaki laik devletler, dinin yanında yer aldığı halde bizde laiklik devletin dine karşı cephe alması şeklinde telâkki ediliyordu. Devlet, ezanı yasaklamak gibi icraata girişebiliyordu. İslâmiyeti tahrip ve tağyir gayretleri devlet eliyle yürütülüyordu.» (Mustafa Sungur, Söz Bediüzzaman Said Nursî’nin! Anarşi Sebep ve Çareleri, s. 39) «Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri böyle bir vasatta [yani dinî neşriyatların yapılmasına izin verilmediği bir dönemde] mücadele vermiştir. Bir hocanın bir talebeye Kur’ân okumasını öğretmesi gibi en basit dini hareketlerin jandarma dipçiğiyle ve insafsızca bastırıldığı, âlimlerin küçük bir dini risale bile neşredemedikleri devirlerde Bediüzzaman Hazretleri beş bin sayfalık [o tarihteki kitapların yazı puntosuna göre bu sayı verilmiştir. Günümüzdeki baskılarda altı bin küsür sayfalık] Risale-i Nur Külliyatı’nı telif ve çeşitli yollardan neşretmeyi başarmıştır. Bu eserleri okuyarak iman hakikatlerini öğrenen bahtiyar insanların meydana getirdiği büyük bir cemaat devlet eliyle dine ve manevi değerlerimize karşı yürütülen baskı ve terör hareketlerine karşı metanetle mukavemet etmiş, inançlarından en küçük bir taviz vermeyerek din-i İslâm’ı memleket sathında yaşamışlardır. Rahatça söyleyebiliriz ki, o dehşetli devirde aleni olarak İslamiyet’i yaşayan ve yaşatan ve bu uğurda her türlü zulme kahramanca göğüs germekten çekinmeyen böyle bir cemaatin bulunması, bu gün minarelerimizden “Allahu Ekber” sedasını hala işitiyor olmamızın başlıca sebebidir.» (Mustafa Sungur, Söz Bediüzzaman Said Nursî’nin! Anarşi Sebep ve Çareleri, s. 41)
Selam ve dua ile.
Nurani Müdafa
Tanzim ve Tasnif: Abdulkadir Çelebioğlu
Comments