Bu meselenin kısaca ilmi izahını Risale-i Nur’daki cümlelerin aynıyla aldıktan sonra nurların verdiği ilmi izah cihetine gitmeyi tercih ediyoruz.
Nurlarda bu cümlenin izahını şöyle yapmış; “Çünki ilm-i usûl ve hikmette
مَا لَمْ يَجِبْ لَمْ يُوجَدْ
kaidesince mukarrerdir ki: "Bir şey vâcib olmazsa, vücuda gelmez." Yani, illet-i tâmme bulunacak; sonra vücuda gelebilir. İllet-i tâmme ise; ma'lulü, bizzarure ve bilvücub iktiza ediyor. O vakit ihtiyar kalmaz.”
Görülüyor ki,
مَا لَمْ يَجِبْ لَمْ يُوجَدْ
Fıkrasında mealen “Bir şey vacip olmazsa vücuda gelmez." O şeyin vücuda gelmesi için ilet-i tamme lazımdır. İllet-i tamme o vacip olan şeyi vücuda getirir, icad eder. İllet-i tamme ise malulü bizzarure ve bivücup iktiza ediyor ki, o vakit ihtiyar kalmaz. Şu anlaşılması zor cümlenin kelimelerini teker tercüme ettikten sonra cümle halinde manasını inşallah açıklayacağız.
Evvela kaideten, bir şey vacip olmazsa vücuda gelmez. Malumdur ki vacip farz gibidir. Bir vacip şey, elbette vücuda gelecektir. Fakat o vacibin yerine gelmesi için illet-i tamme bulunacak. İllet-i tamme ne demektir? İllet-i tamme o meydana gelecek şeyin husulse gelmesi için lüzumlu araç ve gereç yani lüzumlu malzemelerdir.
Mesela suyun donması için sıfırın altında bir soğukluk bir soğuk lazımdır. İşte, bu soğuk buzlanma için bir illet-i tammedir. İllet-i tamme burada soğuktur. Malül de suyun buzlanmasıdır. Soğuk meydana gelince, malülü yani donmayı bizzat ve bil vücut iktiza ediyor. İllet-i tamme olunca, o şey vacip oluyor ve artık vücuda geliyor.
Misaldeki suyun donması için illet-i tamme sıfırın altındaki soğuktur. Soğuk meydana gelince su donar. Farz-ı muhal suyun iradesi olsa ve donup donmamak da elinde olsa, o soğuk geldiği vakit donmak vücuda gelir. Artık suyun iradesi elinden gitmiştir. Soğuk onu dondurur.
Bu, soğuk değil de bir insan olsa, giyimi kuşamı mükemmel olsa bile Ağrı dağının Çilli gediğinden yaya geçen bir adam eğer o soğuk varsa donma meydana gelir, adam donar. Çünkü donmayı meydana getiren illet-i tamme olan soğuk ve buzlanma mevcuttur.
Hülasa, bir şeyin vücuda gelmesi için o şeyin yapılmasında lazım olan yani o hadiseyi meydana getirecek illetlerin bulunması lazımdır. İlletlerin bulunması halinde malul mutlak meydana gelir.
Bir misal de sıcaktan verelim. Şöyle ki sobamız odun dolu..Odunları tutuşturmak için gaz dökülüp kibrit çakılmıştır. Ama biz hararetin olmasını istemiyoruz. Sobayı da şuurlu farz etsek, sen hararet yapma desek, soba tutuşup yanınca hararet bizzarure olur. Çünkü ateşin yanması illet-i tammedir.
Bir de gündüz olması için illet-i tamme güneşin doğmasıdır. Yine farz-ı muhal dünyanın iradesi de olsa, güneş doğunca mutlaka gündüz olur. Dünyanın iradesi elden gider. Çünkü gündüzün illetli güneşin doğmasıdır.
Selam ve dua ile.
Nurani Müdafa
Şerh Eden: Nazım Akkurt
Comentarios