top of page
Abdulkadir Çelebioğlu

RİSALE-İ NUR CEVAP VERİYOR - 2 MÜSÂMAHA'DA ÖLÇÜ HOŞGÖRÜ MESELESİ DERLEMESİ'NDEN



(Risale-i Nur Cevap Veriyor - 2 Müsâmaha'da Ölçü Hoşgörü Meselesi, İttihad Yayıncılık, İstanbul, Mayıs 1996)


«"Tolerans" veya "hoşgörü" diye de ifade edilen ve dinimizde güzel ahlâktan olan müsâmahayı; “dinî esaslardan taviz verip fedakârlık etme" şeklinde anlamak doğru değildir. Zira hukukullahtan, hukuk-u umumiyeden taviz vermeye ve müsamaha göstermeye kimsenin salahiyeti yoktur.» (Risale-i Nur Cevap Veriyor - 2 Müsâmaha'da Ölçü Hoşgörü Meselesi, s. 7)


«Bir din adamının bid'alar içinde bulunması şöyle dursun, başkasının kendisi hakkında sû'-i zanda bulunmasına sebebiyet verecek hallerden şiddetle kaçınması icab eder.» (Risale-i Nur Cevap Veriyor - 2 Müsâmaha'da Ölçü Hoşgörü Meselesi, s. 9)


«Hukuk-u âmmeye ve ahkâm-ı diniyeye taalluk eden suç veya haklarda müsamaha ve af olamaz.» (Risale-i Nur Cevap Veriyor - 2 Müsâmaha'da Ölçü Hoşgörü Meselesi, s. 10)


«Ezcümle: Bir hadis-i şerifte şöyle buyuruluyor: (...) "Bir kimse bir sahib-i bid'atı (yaşayışları İslâm âdab ve ahlâkına zıt olan kişileri) ağırlarsa, (dostluk ve hürmetkârlıkla karşılarsa) İslâm'ın yıkılmasına yardım etmiş olur." (Ramuz-ül Ehadîs c:2 s:446)

Bu ve benzeri hadislerden anlaşılıyor ki; dine zarar veren bid'atlar, milletçe takbih ile, revaç bulmasını önlemek yerine, hüsn-ü kabul ve müsâmaha ile karşılanırsa, nefis ve hevese hoş gelen bid'at çabuk intişar eder ve dinî ve manevî hayatın temeli olan şeâir zayıflar. Hattâ cemiyetçe, şeâir hoş karşılanmamak gibi acîb vaziyet doğar ki, bu durum âhirzaman fitnesinin dehşetli vasfından biridir. Bilhassa şeâir aleyhinde ve bid'at lehinde en müessir fiilî bir propaganda olan Avrupaî hayat tarzını takib edip, moda ve fantaziye yoluna sapmanın vehametinden endişe duymamak mümkün değildir. Zira bunun neticesinde fâsık-ı mütecahirler çoğalır.» (Risale-i Nur Cevap Veriyor - 2 Müsâmaha'da Ölçü Hoşgörü Meselesi, s. 17)


«Biz Nurcuların da medreselerine iman dersi için gelmek isteyen herkese, hizmetin başlangıcından beri kapımız açık olup; pek çok ateist, tabiatçî ve sefih kimselerin ıslah-ı hâl edip samimi dindar oldukları herkesçe biliniyor.» (Risale-i Nur Cevap Veriyor - 2 Müsâmaha'da Ölçü Hoşgörü Meselesi, s. 21)


«Evet kendisine hürmet edilen bir şahsiyet, hâkim olan menfî cereyana dost olursa, kendine itimad edenlerin hüsn izanlarını o cereyanın lehine çevirir ve kuvvet verdirir. Böylece o cereyanın şerlerine ålet ve ortak olur ve merhamet-i İlâhiyeye ters düşer. Gâfil olmayan samimi müslümanların nazarında da itimadı kaybeder ve dinî hizmette manevî tesiri kırılır.» (Risale-i Nur Cevap Veriyor - 2 Müsâmaha'da Ölçü Hoşgörü Meselesi, s. 61)


«Kur'ân'da; kâfir, münâfık, fâsık ve onlara benzer insanlara bakan: (4:89), (9:23, 73), (58:22), (60:1, 2) ve emsali pek çok âyât vardır. Bu âyetler mezkûr evsaftaki insanlara dostluğu yasakladığı gibi makamlarına göre onlara muhalefet etmeyi de ihtâr eder. Yani dinimizde memduh olan müsâmaha ve af, liyakata göredir, mutlak değildir. Bu liyakatı da ancak büyük imamlar tayin ederler ve etmişlerdir. Şahsî anlayış ve meyillere göre ve tevillerle hareket edilemeyeceği de zâhirdir.» (Risale-i Nur Cevap Veriyor - 2 Müsâmaha'da Ölçü Hoşgörü Meselesi, s. 65)


«Fâsıkların fısk u sefâhetlerine müsâmaha nâmı altında yapılan onlarla ihtilât ve lehte telkinlerin neticesi, oldukça düşündürücüdür...» (Risale-i Nur Cevap Veriyor - 2 Müsâmaha'da Ölçü Hoşgörü Meselesi, s. 69)


Selam ve dua ile.

Nurani Müdafa

Derleyen: Abdulkadir Çelebioğlu

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page