top of page
Abdulkadir Çelebioğlu

RİSALE-İ NUR’U OKUMA VE ANLAMA USÛLLERİ - 4

Risale-i Nur’u Anlama

Risale-i Nur eserlerini okuma usûlüne riâyet ettiğimiz zaman anlamamız ziyade olur. Anlama noktasında da yine bize bizzat eserlerin kendisi yol göstermektedir.


Mesela Nur'un İlk Kapısı kitabının sonundaki Konferans'ta şöyle geçmektedir;

"Devamlı okumaya her gün devam ediniz. Kendini tekrar tekrar, zevkle ve şevkle okutan bu şaheser külliyatını okudukça, anlayışınız ziyadeleşecektir. Anlamanın tek çaresi: Nurlarla başbaşa kalıp, zihnî cehd sarfederek, tekrar tekrar okumak sevgisiyle payidar olmaktır." (Nur'un İlk Kapısı, s. 192)


Sözler eserinin sonundaki Konferans'ta Risale-i Nur’u okuma ve anlama ile ilgili şu ifadeler yer alır;

“Bu eserleri elde edip tamamını okursunuz. Okurken belki izah edilmesini isteyen kardeşlerimiz olacaktır. Fakat bu hususta arz edeyim ki üstadımız Bedîüzzaman, bir Nur talebesine Risale-i Nur’dan bazen okuyuvermek lütfunu bahşederken izah etmiyor, diyor ki: ‘Risale-i Nur, imanî meseleleri lüzumu derecesinde izah etmiş. Risale-i Nur’un hocası, Risale-i Nur’dur. Risale-i Nur, başkalarından ders almaya ihtiyaç bırakmıyor. Herkes istidadı nisbetinde kendi kendine istifade eder. Aklınız her bir meseleyi tam anlamasa da ruh, kalp ve vicdanınız hissesini alır. Ne kadar istifade etseniz büyük bir kazançtır.’

Okunan Türkçe veya Arapça bir risalenin izahı, başka bir risalede varsa onu getirip okuyor. Risale-i Nur’daki gayet ince nükteleri derk eden basîretli âlimler de der ki: Bir âlimin yüksek bir ilmi olabilir fakat Risale-i Nur’u cemaate okurken tafsilata girişip eski malûmatlarıyla açıklarsa bu izahatı, Risale-i Nur’un beyan ettiği, asrımızın fehmine uygun ve ihtiyacına tam cevap veren hakikatlerin anlaşılmasında ve tesiratında ve Risale-i Nur’un mahiyetinin derkine bir perde olabilir. Bunun için bazı lügatların manalarını söyleyerek aynen okumak daha müessir ve daha efdaldir.” (Sözler, s. 772)


Anlama ile ilgili şu yer mühimdir;

«Nur şakirdleri mümkün olduğu kadar her yerde küçücük bir dershane-i Nuriye açmak lâzımdır. Gerçi herkes kendi kendine bir derece istifade eder, fakat herkes herbir mes'elesini tam anlamaz. Hem iman hakikatlarının izahı olduğu için; hem ilim, {(Haşiye): Şayet biri biliyor, taallüm etmeğe muhtaç değilse ibadete muhtaç veya marifete müştak veya huzur ister. Onun için herkese lüzumlu bir derstir.} hem marifet, hem ibadettir. Eski medreselerde beş-on seneye mukabil, inşâallah Nur medreseleri beş-on haftada aynı neticeyi temin edecek ve yirmi senedir ediyor.» (Emirdağ Lâhikası 1, s. 249)


Burada geçen "Gerçi herkes kendi kendine bir derece istifade eder, fakat herkes herbir mes'elesini tam anlamaz." cümlesinden önce "Nur şakirdleri mümkün olduğu kadar her yerde küçücük bir dershane-i Nuriye açmak lâzımdır." ifadesi bize gösteriyor ki; dershane-i Nuriye açmanın lüzumundan biri de Risale-i Nur eserlerinin daha iyi anlaşılabilmesidir.


Risale-i Nur’u anlamada bir başka usûl ise Barla Lâhikası'nda şöyle geçer;

“Evet Risaletü’n-Nur, size mükemmel bir me’haz olabilir. Ve ondan erkân-ı imaniyenin her birisine mesela, Kur’an’ın kelâmullah olduğuna ve i’cazî nüktelerine dair müteferrik risalelerdeki parçalar toplansa veya haşre dair ayrı ayrı bürhanlar cem’edilse ve hâkeza mükemmel bir izah ve bir hâşiye ve bir şerh olabilir.” (Barla Lâhikası, s. 371)


Buradan da anlaşılacağı üzere "müteferrik risalelerdeki parçalar toplan"mak sûretiyle anlayışımız ziyadeleşecektir. Burada da bize usûl verilmiştir. Risale-i Nur eserleri üzerine yapılan derlemeler, yazılı olabileceği gibi derslerde okunarak sözlü de olabilir.


Kastamonu Lâhikası'nda geçen bir mektupta da Üstâd Bediüzzaman Hazretleri şu vazifeleri yapmak ile devam etmemiz gerektiğine işaret eder;

"Sizin vazifeniz devam ediyor. Ve inşaallah vazifeniz şerh ve izahla ve tekmil ve tahşiye ile ve neşir ve tâlimle, belki Yirmi Beşinci ve Otuz İkinci Mektupları telif ve Dokuzuncu Şuânın Dokuz Makamını tekmille ve Risale-i Nur'u tanzim ve tertip ve tefsir ve tashihle devam edecek." (Kastamonu Lâhikası, s. 56)


Bu mektup ile ilgili Esasat-ı Nuriye'de şöyle bir açıklama vardır;

"Bu parçada geçen (şerh ve izah) vazifesi, Kastamonu Lâhikasının 56. sahifesinde verilen izahata göre, Risale-i Nur Külliyatından bir mevzu ile alâkalı parçaları toplamakla yapılır, eski ve şahsî malumatla değil. (Bakınız: Sözler, s. 772)" (Esasat-ı Nuriye, s. 157)


Âyetü'l-Kübra Risalesi'nin baş kısmında geçen şu misâl de mühim bir hakikati ifade eder;

“Bu ehemmiyetli risalenin herkes her bir meselesini anlamaz. Fakat hissesiz de kalmaz. Büyük bir bahçeye giren bir kimsenin, o bahçenin bütün meyvelerine elleri yetişmez. Fakat eline girdiği miktar yeter. O bahçe yalnız onun için değil belki elleri uzun olanların hisseleri de var.” (Şualar, s. 98)


Zülfikâr eserinde de benzer bir örnek şöyle verilir;

"Bu mecmua büyük bir bahçedir, her adam her meselesini her meyvesini elde edemez. Ne kadar bilse kârdır.

Baştaki kısımdan herkes ve nısf-ı âhirden ehl-i ilim tam istifade edebilir. Bütününü bilemedim diye vazgeçme, tekrar ile oku." (Zülfikâr, s. 8)


Ahmed Gümüş Ağabey'in naklettiği ve mevzû ile alâkadar yer ise şu şekildedir;

"Komünist ve masonların bütün plânlarını Risale-i Nur yerle bir etti. Risale-i Nur bir âmiden, bir feylesofa kadar herkese hitap eder. Bir risale insandaki en az bin tecessüsün karşılığı olarak yazılmıştır. Temsillerdeki hakikatlerden anladığınız size kâfidir, anlayamadık diye üzülmeyin. Bir bahçeye giren, o bahçedeki elma ağacından boyunun yetiştiği dallardan eli yetiştiği elmaları yemesi kâfidir. Yüksekteki elmalar ise boyu uzun olanlarındır. Ben bile Risale-i Nur'a muhtacım, tekrar tekrar okudukça dersimi alıyorum. Hazreti Mevlana şimdi bu zamanda gelseydi, Risale-i Nur'u o yazardı. Ben de Hazreti Mevlana zamanında gelseydim, Mesnevi'yi yazardım. O zaman hizmet Mesnevi tarzındaydı, şimdi Risale-i Nur tarzındadır." (Ağabeyler Anlatıyor - 7, s. 75-76)


(Devamı Var)


Selam ve dua ile.

Nurani Müdafa

Yazar: Abdulkadir Çelebioğlu

258 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

1 Comment


BÜNYAMİN Ersen
BÜNYAMİN Ersen
Jul 24, 2022

Teşekkürler... Abdulkadir hocam, kitap okuma konusunda gerçekten ihtiyaç olan bir mevzuu....Çünkü okumadığın ve anlamadığın bir konu kalırsa şayet terakkiyata maneviye engel oluyor....Nasılki lambada ışık yanması için iki kablo lazım...Onun gibi bir taraftan başlayıp, sona gelip iki ucu bağlamak gerekir..Allah istifade nasib eylesin ..

Like
bottom of page