top of page
Abdulkadir Çelebioğlu

ZÜBEYİR GÜNDÜZALP AĞABEY'DEN HATIRALAR

Güncelleme tarihi: 5 Ara 2023



"Bütün terakkiyatın sebebi ve zenbereği; mücahededir, mücadeledir. Mücahede-i diniyle; manevî hayatımızın iksiri, maddî - manevî mevcudiyetimizin âb-ı hayatı ve hâmisi hükmündedir. Cenâb-ı Hak; Kur'ân ve i̇manı, hayat-ı İslâmiyeyi muhafaza ve müdafaa için cihad-ı diniyeyi emretmiştir. İman ve İslâmiyet'e hizmet etmeyi emretmiştir. Yoksa gökten melaike getirip de; imana, İslâmiyet'e, dine hizmet edecek değildir. Bu dinsizlerin, bu zındıkların karşısında çalışacak gökten gelecek melaikeler değildir. Dinin zâlim ve gaddar düşmanları, iman ve İslâmiyet'i kökünden yıkmak için çalışırlarken; Müslümanları parçalamak, kardeşi kardeşle çarpıştırmak, sonra ikisini de ezmek ve yutmak için fitne, fesad ve tefrika tohumları saçarlarken biz Müslümanlar elbette güya eli kolu bağlanmış, şaşkın ve zeliller gibi durmayacağız! Duramayız! Çaresi olan şeyde acze düşmeyeceğiz. Maddî ve şahsî rahatlığına düşkün basit kimselerin düşkünlüğüne inmeyeceğiz, sukut etmeyeceğiz. Sadece mide ve bağırsaklarımızı doldurmak bayalığı derekesine inmeyeceğiz."

Zübeyir Gündüzalp Ağabey (rh)


"Sizin en birinci vazife-i kudsiyeniz ki;

Neşr-i Envâr-ı Kur'âniye,

Nurları okumak ve

Okumak iştiyakını ferdan ferda uyandırmaktır.

Okumak, okumak, okumak çığırını açmaktır.

Lâhikaları imkân oldukça okumaya çalışmanız inşâallah büyük bir hizmete, azîm bir hayır ve fütûhâta vesile olacaktır."

Zübeyir Gündüzalp Ağabey (rh) Nakleden: Ömer Çiçek Ağabey (rh)


“Kardeşim, Hazret-i Üstâd’ımızın dört gayesi var. Bunlardan en birincisi: Risale-i Nur’un neşri. İkincisi: medrese-i nuriyelerin açılması. Üçüncüsü: tevafuklu Kur’ân’ın basılması. Dördüncüsü de: Lahika mektuplarının neşri.”

Bunlar Hazret-i Üstâd’ın gayesi olduğu gibi, Nur talebelerinin de gayesidir. Bu yüzden Üstâd hazretleri Risale-i Nur neşriyatına ve okumaya çok önem veriyor.

(Nakleden: Ahmet Tanyel, Zübeyir Gündüzalp Ağabey’den

Abdulkadir Nurzade, Bayram Yüksel Ağabey'den ve Mustafa Sungur Ağabey’den

Kayıt Tarihi: 24.02.2022)


"Hüsn-ü zan, adem-i itimad."

Zübeyir Gündüzalp Ağabey (rh)

(Nakleden: Ahmet Emin Dernekli

Kayıt Tarihi: 22.02.2022)


1969 senesinde Haseki'de Galip Gigin Ağabey'in evindeki medresede; sorulan bir soruya Zübeyir Ağabey aynen şöyle dedi:

-"Kardeşim! Bu dairede, kimse kimseyi atamaz. Rahmet-i İlâhî ile daireye girer, cüz'-i ihtiyari ile çıkar."

(Nakleden: Ahmet Emin Dernekli

Kayıt Tarihi: 16.02.2022)


«Merhum Zübeyir Ağabey, Tevruz Apartmanı'ndaki kendi odasında ikimiz bir meseleyi konuşurken -hayalen, çok yakînen net olarak görüyorum (...) parmağını, medresenin salon kısmına uzatarak ve ciddi bir tavırla -biraz burada mesele çok ciddi olduğu için- O da ciddileşti. İkimiziz odasında. Ciddi tavra girerek: "Bu tarz medresenin varlığı son bulunca o zaman kıyamet kopacak!" dedi, bana böyle. Tabi bunu dedi de neye göre dedi. Benim kanaatim şu ki: Zübeyir Ağabey, -çünkü biz senelerdir beraberiz biliyorum yani ne der, ne demez, nasıl der, neye göre der- böyle ciddi meseleleri Hz. Üstâd'dan duymadıkça şahsî kanaatini anlatmaz. Bu da benim kanaatim. Tecrübevî bir kanaatim var. Üstâd'dan almıştır, O da bilgi veriyor yani. Çünkü böyle meselelerde şahsî kanattini söylese, benden başkalara da intikal edeceğini düşünür.»

Nakleden: Rüştü Tafralı Ağabey (rh)


"Kardeşim! Şimdi çok kardeşler hayatlarını Risale-i Nur’a vakfetmişler. Fakat onların anaları var, babaları var, nefisleri var, sıkıntıları var. Mesela acaba, biz zaman isteyenlere verecekleri üç, beş kuruş nafaka parası bile var mı ki? Şimdi Cenâb-ı Hak bana bir kaç tane hastalık vermiş. İnşaAllah Cenâb-ı Hak bana şifa verirse, bundan sonraki hayatımı bu gibi kardeşlerin hayatına vakfedeceğim!"

Zübeyir Gündüzalp Ağabey (rh)

Nakleden: Ali Uçar Ağabey (rh)


«Zübeyir Ağabey anlattı bana. Ne anlattı? Bir zât, Ankara'da. Malum bilinen bir zât bu. Gayretli. Ya şimdi hücumlar var, mahkemeler var. Çokları gelemiyor derse. Gizli gizli faaliyetler yapılıyor. Bu da pek razı olamıyor. Bu zât. Düşünüyor şimdi ne yapabilir insanları celb etmek için. Ha proje yaptı. Zübeyir Ağabey'in anlattığını anlatıyorum. Temiz bir lokal tarzında bir yer açılacak. Bir perde çekilecek, ikiye bölünecek. Giriş kapısı tarafından girenler işte bir temiz lokal. Çay, kahve içilir falan  vesaire. İşte masalar var. Orada da bir levha vardır. Güzel bir proje benim hoşuma gitti. Levhada yazacak: "İçeride kitaplar vardır. Her kim bir meselesi, suali varsa sorulur cevabını alır." Ve orada kitaplar meccanen orada güzel, temiz masalarda oturulur ve mütalaa edilir. Hiçbir ücret karşılığı değil. Ne şahane değil mi yani ki? E ne oluyor bu sefer? Lokal. Adı da lokal olacakmış galiba. Asrın getirdiği bir şey. Ve böylece Risale-i Nurları okutacakmış. İyi niyet sahibi bu zât. Yani lokal tarzında korkusuz okutacak.

Bu proje Üstâd'a intikal ettiriliyor. Üstâd, şiddetle reddediyor.

Ben şöyle anlarım:

1- E mübarek eğer Üstâd anlamazsa, sen niye Üstâd'a Üstâd dedin? Yani Üstâd'ı sen solluyorsun.

2- Üstâd bunları bildiği halde dememesi, size yaptırmamasının yolu kapalı olur mu? "Hadi ey kardeşlerim! Böyle bir yolu takip edin!" der.

Şiddetle reddetti!

Ama ben bunu Zübeyir Ağabey'den işittiğim zaman, kafama baktım. Şiddetle reddetmedi Üstâd gibi. Ya iyi olmaz mıydı diye düşündü kafam ama ben kafayı reddettim. "Üstâd varken sen kimsin?" dedim kafaya. Ne anlarsın âhir zaman fitnesinin ne olacağını!»

Rüştü Tafralı Ağabey (rh)


Selam ve dua ile.

Nurani Müdafa

Nakilleri Kaydeden: Abdulkadir Çelebioğlu

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page