İhlâsın Tarifi:
1- «İhlâsı kazandıran, harekâtındaki sebebi sırf bir emr-i İlâhî ve neticesi rıza-yı İlâhî olduğunu düşünmeli ve vazife-i İlâhiyeye karışmamalı.» (Lem’alar, s. 133)
2- «İbadetin ruhu, ihlâstır. İhlâs ise, yapılan ibadetin yalnız emredildiği için yapılmasıdır. Eğer başka bir hikmet ve bir fayda ibadete illet gösterilse, o ibadet bâtıldır. Faydalar, hikmetler yalnız müreccih olabilirler, illet olamazlar.» (İşârâtü'l-İ’caz, s. 85)
3- Kur’ân (2: 21) ayetinde geçen «تَتَّقُونَۙ kelimesi... ibadetin, ancak ihlâs ile ibadet olduğuna ve ibadetin mahzan vesile olmayıp maksud‑u bizzat olduğuna ve ibadetin sevab ve ikab için yapılmaması lüzumuna işarettir.» (İşârâtü'l-İ’caz, s. 99)
İhlâs hakkındaki mezkûr tarife göre yapılan bir hareketin ibadet ve hizmetin makbul olması için önce dinde emir veya tavsiye edilmiş olması şarttır. Çünkü ikinci paragrafta nazara verilen ihlasın tarifinde şart koşulan “emredildiği için” beyânına göre, yapılan hareketin emredildiğini bilmek icabediyor. O halde kişi, kendi düşünce ve temayülü ile bir hizmet, bir hareket yapıyorsa, mezkûr İhlâs tarifine girmez. Evet, yapılan hizmetin kitabta yeri olmadığı halde İhlâstan dem vurmak, aldanmak veya aldatmaktır. Yapılan bir işin emredilip emredilmediği de ancak kitabtan öğrenilir.
4- Evet, «Gafletle, kendi hesabına bir iş yaptığın zaman, haddini tecavüz etme. Eğer Mâlikin hesabına olursa, istediğin şeyi al ve yap –fakat izin ve meşiet ve emri dairesinde olmak şartıyla. İzin ve meşîetini de şeriatından öğrenirsin.» (Mesnevî-i Nuriye, s. 82)
5- Kezalik «فَاسْتَقِمْ كَمَٓا اُمِرْتَ (Hûd Sûresi, 11:112) emrini tamamıyla imtisal ettiği için,bütün ef’al ve akval ve ahvâlinde istikamet, kat’î bir surette görünüyor.» (Lem’alar, s. 60)
Bu âyetin hitabına ümmet dahi muhatab olup şeriatın temel kitaplarında bildirilen ahkâma uymakla istikamet-i Kur’âniyeye girmeye mükellef kılar. Her türlü kemalâtın en üstün ve erişilmez derecesinde olan Fahr-i Âlem Efendimizin (A.S.M.), İlâhî emirlere imtisal ettiği için istikamet kazandığına dikkat çekilirken, dinde kendi anlayış ve meyillerine uyanların durumu ne olur!
Hem, Resulullah'a (A.S.M.) ittibaen bu emrin imtisalinde, bu fitne asrında mânen vazifeli olan Üstâd Bediüzzaman, bu istikameti Risale-i Nur'a atfederek diyor ki:
6- «On dördüncü asırda Kur’ân'dan iktibas edip, istikametsiz sakim yollar içinde sırat-ı müstakîmi gösterecek âsârı neşreden bir adamı, o hadsiz efrad içinde dahil ediyor.
Hem o istikametin bir hususiyeti var ki, tarihiyle işaret ediyor. Halbuki, o asırda şahsen istikamette mümtaz bir hususiyet kesb etmek çok uzaktır. Demek, şahsî istikamet değil. Öyleyse, o adamın teşebbüsüyle neşredilen esrar-ı Kur’âniye, o asırda istikamette imtiyaz kesb edecek. O adam şahsen gayr-ı müstakim olduğu halde, müstakimler içine idhali, o imtiyaza remzeder.» (Sikke-i Tasdik-i Gaybî, s. 163)
7- Evet «Rıza-yı İlâhî kâfidir. Eğer o yâr ise, herşey yârdır. Eğer o yâr değilse, bütün dünya alkışlasa beş para değmez. İnsanların takdiri, istihsanı, eğer böyle işte, böyle amel-i uhrevîde illet ise, o ameli ibtal eder. Eğer müreccih ise, o ameldeki ihlâsı kırar. Eğer müşevvik ise safvetini izale eder. Eğer sırf alâmet-i makbuliyet olarak, istemeyerek, Cenab-ıHakihsan etse, o amelin ve ilmin insanlarda hüsn-ü tesîri namınakabul etmek güzeldir ki,
وَاجْعَلْ لٖي لِسَانَ صِدْقٍ فِي الْاٰخِرٖينَۙ
(Şuarâ Sûresi, 26:84) buna işarettir. Said» (Barla Lâhikası, s. 78)
Demek İhlâs, kitabın sarih hükümlerine teslimiyeti iktiza eder ve o zaman yapılan hareket ibadet olur ve ibadet hakikatini kazanır.
İhlâs Esastır:
8- «Eğer İslâmiyetin bir sırr-ı esası olan ihlâs ve rıza-yı İlâhî cihetinde, Kur’ân-ı Hakîm'in ders verdiği ahkâm ve hakâik-i kudsiyeye dair harekât ve a’mâl ondan sudur etse, lisan-ı hali mânen âyât-ı Kur’âniyeyi okusa, o vakit mânen âlem-i İslâmın herbir ferdinin vird-i zebânıolan
اَللّٰهُمَّ اغْفِرْ لِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ
duasında dahil olup hissedar olur ve umumuyla uhuvvetkârâne alâkadar olur.» (Mektubat, s. 413)
9- «Faraza hubb-u câhı kalbinden çıkarmazsa, fakat ihlâsı ve rıza-yı İlâhîyi esas tutmak ve hubb-u câhı hedef ittihaz etmemek şartıyla; bir nevi meşru makam-ı mânevî, hem muhteşem bir makam kazanır ki, o hubb-u câh damarını kemâliyle tatmin eder.» (Mektubat, s. 414)
10- «Velâyet yollarının ve tarikat şubelerinin en mühim esası, ihlâstır. Çünkü ihlâs ile hafî şirklerden halâs olur. İhlâsı kazanmayan, o yollarda gezemez.» (Mektubat, s. 450)
(Esasat-ı Nuriye, s. 29-31)
Selam ve dua ile.
Nurani Müdafa Heyeti