top of page
  • Yazarın fotoÄŸrafıNurani Müdafa

Hatt-ı Kur'ân (Osmanlıca) Risale-i Nurlar'dan - 2

«İki - üç risaleme mahrem dediğimin sebebini izah ederken demişim ki: Bu mahremlerden bir - ikisi ahval-i rûhiyeme ve ihlâsa ait olduğundan, başkalara göstermek riyâ ve gurura medâr olacağından, mahremdir demişim. Bir - iki risale de, bana zulmeden birkaç memurlara karşı bir şekva olmak ve eskiden Avrupa'ya karşı yazdığım cevapları bu zamanda sû'-i tefehhüme uğratmamak ve yanlış mânâ verilmemek ve hakkımda bahane arayanların ellerine geçmemek için mahrem deyip neşretmemişim.» (Osmanlıca Lem'alar, 27. Lem'a)


«"Yâ Rab! Benim yıldızımı nur ile âhir zamana kadar bedi' bir sûrette ışıklandırır, şu'lelendirir." Evet İmam-ı Ali (ra)'ın şu duası, bu zamanda Risale-i Nur ile kabul olduğunu ve Risale-i Nur’u irade ettiğini şu bedi', acîb tevafukat isbat eder.» (Osmanlıca Lem'alar, 28. Lem'a)


«Risale-i Nur’u mütalaa edenler bilirler ki; onun iki menbaı var.

Biri: İsm-i a'zamın kibriyalı ve azametli cilvesi.

Diğeri: İsm-i Rahîm'in şefkatli ve re'fetli tecellisidir. Ve onun nuruyla fitne-i diniye nârı ve zındıka ateşi sönüyor ve sönecek.» (Osmanlıca Lem'alar, 28. Lem'a)


«Şu asır menfî milliyeti çok ileri sürdü. Anâsır-ı İslâmiye hiç muhtaç olmadığı hâlde, şu milliyet fikrine körü körüne sarıldılar. Menfî milliyet ise, mukaddesât-ı diniyeye hürmetkâr olamıyor. Bahaneler buldukça ilişmek istiyor.» (Osmanlıca Mektubat, 28. Mektup, Vehhabîler Bahsi)


«Meslekler, mezhepler ne kadar bâtıl da olsalar, içinde ukde-i hayatiyesi hükmünde bir hak, bir hakikat bulunur.» (Osmanlıca Mektubat, 28. Mektup, Vehhabîler Bahsi)


«Her bâtıl bir mesleğin her bir ciheti bâtıl olmak lâzım olmadığı gibi, her bir hak mesleğin dahi her bir ciheti Hak olmak lâzım değildir.» (Osmanlıca Mektubat, 28. Mektup, Vehhabîler Bahsi)


«Şu asırda enaniyet o derece dizginini eline almış ki, çok insanlar birer küçük firavun ve birer küçük nemrud hükmüne geçmişler.» (Osmanlıca Mektubat, 28. Mektup, Vehhabîler Bahsi)


«Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm marifetullahta, vahdaniyetin isbatında öyle bir mertebededir, hiç kimse yetişemez. Ve o vâdide İmam-ı Mutlak O'dur. Herkes onun arkasından o hazineye gidebilir.» (Osmanlıca Şualar, 3. Şua)


«Evet güneşin şiddet-i nuru, zâtını setreder; hastalıklı gözler görmez.» (Osmanlıca Şualar, 7. Şua)


Selam ve dua ile.

Nurani Müdafa

Müellifi: Bediüzzaman Said Nursî

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page